açık ve vazıh olmak,ayan beyan olmak,izah etmek,açıktan anlatmak,birşeyin açıklanmasını istemek,meydan çıkarmak,zahir ve aşikare olmak,bir şeyin aşikare olmasını istemek,zahir eylemek,aşikareye çıkarmak | إِسْتَبَانَ : إِسْتِبَانَةً |
açık,zahir olmak,izahını istemek,açıkça ve iyice bulmak | إِسْتَبَانَ : إِسْتِبَانَةً ، هُ |
açıklanmak,açıklığa kavuşmak | إِسْتَبَانَ : إِسْتِبَانَةً |
birşeyin açıklanmasını istemek, meydan çıkarmak | إِسْتَبَانَ : إِسْتِبَانَةً |
iş açık,vazıh ve ayan oldu | إِسْتَبَانَ الأَمْرُ |
işi açığa çıkardı,zahir ve aşikare eyledi | إِسْتَبَانَ الأَمْرَ |
nesne açık,aşikare ve belli oldu | إِسْتَبَانَ الشَّيْئُ : ظَهَرَ و إتَّضَحَ |
nesne kendi zahir oldu,ortaya çıktı,aşikare oldu | إِسْتَبَانَ الشَّيْئُ : ظَهَرَ و إِتَّضَحَ |
nesneyi bildi,öğrendi | إِسْتَبَانَ الشَّيْئَ : عَرَفَهُ |
nesneyi izah etti,açıkladı | إِسْتَبَانَ الشَّيْئَ : إِسْتَوْضَحَهُ |
onu izah etti, açıktan anlattı | إِسْتَبَانَهُ |
onun izahını istedi,açıkça ve iyice buldu | إِسْتَبَانَهُ |