adam sözünden döndü,çark etti,sözünü yerine getirmedi,ifa etmedi,verilen sözde durmadı | أَخْلَفَ الرَّجُلُ وَعْدَهُ |
adam sözünden döndü,sözünü yerine getirmedi,ifa etmedi,verilen sözde durmadı | أَخْلَفَ الرَّجُلُ وَعْدَهُ |
ağaç kesilen yerinden yeniden bitti | أَخْلَفَتْ الشَّجَرَةُ: أَنْبَتَتْ عِوَضَ مَا قُطِعَ مِنْهَا |
bir şeyi gidip yerine başkasını kıldı | أَخْلَفَ لِنَفْسِهِ : ذَهَبَ لَهُ شَيْئٌ فجَعَلَ مَكَانَهُ آخَرَ |
çoluk çocuğu için su aldı | أَخْلَفَ لأَِهْلِهِ : إِسْتقَي لَهُمْ مَاءً |
elini kılıç kabzasına koyup çekti,çıkardı | أَخْلَفَ بِيَدِهِ إِلَي السَّيْفِ : سَلَّهُ |
halfa denilen bitki yaprağını çıkardı | أَخْلَفَ : أَخْرَجَ الخِلْفَةَ |
hayal kırıklığına uğrattı | أَخْلَفَ الظّنَّ |
kaftanı onardı | أَخْلَفَ الثَّوْبَ : اَصْلَحَهُ |
kuşun tüyü döküldükten sonra yine bitti | أَخْلَفَ الطَّائِرُ |
nesneyi peşine taktı | أَخْلَفَ الشَّيْئَ |
söze vefa etmedi,sözü tutmadı,yerine getirmedi | أَخْلَفَ الوَعْدَ |
sözünde dönmek,bozmak | أَخْلَفَ عَنْ ( إِنَّكَ لاَ تُخْلِفُ المِيْعَادَ ) |
sözünde durmadı,sözünden caydı,döndü,bir şey söyledi yapmadı | أَخْلَفَ بِوَعْدِهِ او وَعْدَهُ : قَالَ شَيْئاً و لَمْ يَفْعَلْه |
sözünden vadinden dönmek,durmamak,caymak,ifa etmemek,bozmak,çark etmek,yerine getirmemek,uymamak,bozmak,ağaç ikinci kez yaprak vermek,suvarmak,kılıç çıkarmak için elini uzatmak,değişmek,bozulmak,ağaç meyve vermemek | أَخْلَفَ : إِخْلاَفاً بِ ، عَلَي ، هُ |